25 Aralık 2010 Cumartesi

bjk 2010-2011 devre arası değerlendirmesi


bi transfer yazısı yazalım artık. beşiktaşım isim isimleri transfer etme konusunda çağ atladı ve sene başında quaresma ve guti haz., devre arasında da manuel fernandes, simao sabrosa ve hugo almeida geldi. mutluyuz aman ne hoş falan derken sene başındaki avrupa ligi ve türkiye ligi performansı iyi gidiyo derken, seri sakatlıklar belimizi büktü ve yıldız transferlerle takımın 2. kadrosu arasındaki kalite farkı ortaya çıktı. sakatlananlardan bir başka 11 yapılabiliyordu falan o derece. rüştü, rıdvan, sivok, zapo, holosko, necip, nihat, quaresma, bobo, nobre uzun soluklu sakatlıklar yaşadılar, bir kısmı yaşamaya devam ediyor. ha bu sakatlardan skora katkı sağlayacak, 11'de olmazsa olmaz isimler değiller hepsi, quaresma, sivok, necip ve bobo derim bu takımda oynayacaklara.



gel gelelim yabancı sınırlaması denen bi menem şey var ve bizde de yabancıdan bol birşey yok. galatasaray ve fenerbahçelilerin "bizim eski hallerimizde döndüler la" görüşlerine forzabeşiktaştaki kadar sert karşılık vermiycem, "gücenenler" ve "çatlak kremi tüketicileri" olarak nitelendirdikleri ezeli rakiplerimizin şu anki hallerini görünce benim birşey dememe gerek kalmıyor çünkü.

çünkü devir takım oyunu devri, devir "ver yıldız oyuncuya atar maçı kurtarır" devri değil. beşiktaşın ligdeki çöküşünde de bu gizli. takım için transfer olur olmaz önemli parçalar haline gelen guti ve quaresma sakatlandıklarında, takımın diğer adamları aynı kalitede olmayınca toplam kalite düştü, zapo sakatlandı toramanı sağ bekten stopere, hilbert'i sağ beke çektik, tabatayı orda burda denedik, hücumda etkinlik azalınca defansı öne çıkardık bu kez sarktılar, sonraki maçlarda schuster önlem olarak ön libero aurelio'yu stoperlerin arasına gömdük, kısacası kadronun bütünleşmesi imkansız bir hal aldı. "schuster rotasyonu fazla yapıyor" eleştirilerinde görmedikleri birşey vardı, adam doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyordu halbuki. quaresma sakatlıktan döndü, ben biraz gazı kaçmış gördüm, hala yaptıkları ortada ve katacağı çok şey var. böyle bir yeteneğin yaşının 27 olması büyük avantaj. neyse ilk yarıyı bi şekilde liderin 14 puan gerisinde kapattık ve şampiyonluk olasılığımız oldukça azaldı.



gelelim transferlere:


manuel fernandes'i; muhtemelen menajerinin düzenlediği bir videoda izledim ve bir orta saha için takımımıza oldukça teknik buldum. zaten ernst'in guti haz.'ın gelişiyle hücuma katkısı artmıştı, teknik bi adamın yine bu mevkiye alınışı uygun oldu kanımca.


simao sabrosa tekniğiyle ve şu ana kadar yaptıklarıyla zaten başlı başına bir fenomen. e bi de türkiye ligi izliyoruz beyler, adamı tazeyken keşfedebilseydik biz de portekiz gibi bi ülke olmuş olurduk. adam gelmiş 31'inde eyvallah deyip izleyeceksin. quaresma onun gelişiyle sağa kayacaktır. frikiklerde etkili olabilir, almeida sağlı sollu beslenecek sanırım.

hugo almeida, porto ve werder kariyeri baskın bi oyuncu ve istatistikleri bir forvet için fena değil. 2010-2011 werder performansı 13 maçta 9 gol, 17 maçın 13'ünde oynamış, sert vuruşları var ve solak. iki mevkide solak severim aga, biri stoper, biri de forvet. severina.

şu haliyle kadroda buca kiralamaları ile rahatladık, birine de içim cız etmedi. holosko da dondurulacak, sivok öyle gelecek heralde. ersan sivok'a iyi bir rakip olacak, hatta sivok form kazanasıya ersan devam edecek, yabancı kontenjanını rahatlatacaktır.

demek ki:

---------------cenk-----------------

hilbert---toraman---ersan----ismail

quaresma--necip--fernandes--simao

----------------guti-----------------

---------------almeida--------------

olacak. artık lütfen cenk olsun, hakan'dan rüştü'den illallah geldi. ferrari zor yer bulacak gibi. ernst, necip'in yerine şöyle geçecek: hilbert'in yerini ekrem dağ veya rıdvan alırsa. (erhan güven demedim bak) necip-aurelio rotasyonu türk statüsünde kolaylık olacak. almeida aksaması durumunda (muhtemel sakatlık falan) yedekler bobo ve nobre. bobo yolcu sanırım, hem de devre sonunda beleşe. içimde öyle bi kötü his var. türk statüsüne geçmesi için şubat 2011'de süresi tamamlanıyor, inşallah türk vatandaşı olur, rahatlarız. quaresma-nihat değişiklikleri kırk yılın başı olur heralde. fatih tekke'yi devre başlamadan, üzülmez'i de sene sonunda gömeriz heralde.

şimdilik bu kadar. du bakali nolicek...

12 Aralık 2010 Pazar

-asım/-esim var

izleyesim var:

a scanner darkly
öldür beni
clash of the titans
inception (tekrar, sonra bi daha, sonra bi daha)
troy
başka semtin çocukları
the pasific
spartacus
mr. 3000
hep seni aradım
only you
çıngıraklı top
kontrolü sınırları (jim jarmush)
seni sevdiğim için üzgünüm
ace ventura

okuyasım var:
gölgesizler - hasan ali toptaş (başladım, bitiresim var)
nietzsche ağladığında - irvin yalom
benim hüzünlü orospularım - gabriel garcia marquez (isme gel)

dinleyesim var: (albüm anlamında)

jehan barbur - uyan
jehan barbur - hayat
sıla - konuşmadığımız şeyler var
özlem tekin - laubali
redd - 21 (21.12.2010'da ankara passage konserleri var, çalışıp gitmek gerek)

ya bi de kenan doğulu'nun turkcell'e yaptığı bize yeni bi hayat lazım'ı pek bir kulağıma hoş geliyür, olsa gerek, bulsam gerek.
bi de gidesim-göresim var:
başta evropa'nın alaman eli değmiş melmeketleri: isviçre, almanya, avusturya
hollanda'nın kırmızıyla çizilmiş el diyarları ;)
ukranca dilleri bilen dilberlerin mekanları-öhöm yani kırım elleri :p
amerika'da gözüm yok, rusya'sı japonya'sı daha bi keşfe tahrik ediyo insanı.
anadolu'mdan eskişehir, tirabizon, rize, artvin, muğla, tekirdağ, mersin, mardin, diyarbakır, batman, tunceli, ha bi de ığdır.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Cikago-2


Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır.Söz verdik yapdık.Söz verip yine yapacağız.Durmak yok !..Teşekkürler Türkiyeee:)

13 Ekim 2010 Çarşamba

Cikago -1

ikinci gun lincoln limo ucuncu gun lincoln navigator, taksi diye kullaniyolar bunlari burda:) saskinim valla.teste gittigimiz fabrikada turk bayragi cekmis adamlar ,amerika topraginda turk bayragida dalgalandirdim haci ole bole deil fatihlerin yavuzlarin torunuyum layyn.neyse kisa kesiyim,her genc erkegin ruyasi nikon dslr de alinmis olup alttaki girdide olan resim yeri otele cok yakin olmasi itibariyle yarin ayni mekan tarafimdan bizzat fotograflanacaktir bilginize sayin takipci(eger varsa:))

4 Ekim 2010 Pazartesi

Macera Dolu mu Imerikaa?


21 eylülde apar topar ankara yolculuğu ,müdürümün raporlu git demesi ve görev yazmaması ,dörtyol ve osmaniyeden ankara bileti bulamamam akabinde serdar sayesinde kadirliden otobüse binmem,otobüste adamın tekinin nöbet geçirmesi derken ankaraya iniş, ve fakat bir günlük işin uzaması yıllık izne ayrılmam ,yanımda nasılsa günübirlik gidiyorum dediğimden yedek bir çorabımın dahi bulunmaması ve hay böyle talihe derken perşembe kuryeyi tam giderken yakalayıp pasaportu alış ve şansın dönüşü.derken pazartesi gecesi yorucu bi istanbul yolculuğu sabahın köründe kuyruğu titreterek konsolsluk önünde 3 saatten sonra ,çocuğu koymak ve vizeyi almak ,beşiktaşın huzuru kadıköyün güzelliği,yeni tanınan ve kafayı darmadağın eden arkadaş akabinde uyku dolu bi yolculuk ve yeniden dörtyol.planlanan gidiş tarihi 10 ekim istanbul-chicago ,şansım yaver giderse bulls-raptors hazırlık maçı var 12 eylülde onada giderim GO BULLS GO :).Bakalım göreceğiz gerçekten macera dolumu amerika.kimbilir...

10 Eylül 2010 Cuma

keyifli bir gün


taze sıkılmış ruhum, bayatlamış bahanelerim
çilekli dondurma ile televizyon seyrederim
derken bir film başlar, içinde kendimi ararım
kahramanları herkes sever, bense sıradan bir adamım
en heyecanlı yerinde filmin, telefon çalar, sevgilimdir
merak ettiği tek şey özleyip özlemediğimdir

yine de keyifli bir gün...

balkona atarım kendimi, dolunay değiştir beni
öyle derine dalayım ki, kabarcıklar bile gözükmesin
derken bir yıldız kayar, tutsam bile elim yanar
ruhumu çeker medcezir, geri vermezse işime gelir
insan bazen kaybolmak ister, kendi kendine kalmayı özler
hayaller kurmayı sever, gerçekler bazen az gelir
bu dünya bazen dar gelir, bu hayat boş gelir

yine de keyifli bir gün...


redd, 50/50, şarkı 4.

7 Eylül 2010 Salı

bizler inandık siz de inanın


iş inanmakla başlıyo aga. bak bu adam inanıyo ki atmayı içinden geçiriyo surata bak allahasen. keza yeşil sahalarda da yapıyo bunu taranacı. "sabri şöylesin olum böylesin olum" dediğinden denemiyo o şutları, bi gün olur umudunda adam.

basketbol milli takımımıza inanıyorum. savunması bu kadar iyi, dış şutları bu kadar iyi bir takım görmedim daha önce. bi final görürüz be gülüm. macera dolu bi ameerika ile final negzel olaar. olabiler aybalam.