
arkadaşın arkadaşında bulunan bir kombine ve kendimizi ankara 19 mayıs'ta buluyoruz.

8 no'lu turnike önünde buluşuyoruz, turnike önünde bir yazı; "efsane maraton, 90 dakika küfürsüz tezahürat". içeri giriyoruz, az sayıda gençler, daha da az sayıda denizli taraftarı. maratonun solunda "oturan" taraftarlara "ihtiyarlar" deniyor. "ihtiyarlar ayağa!" gazıyla belli aralıklarla ya ayağa kalkıyoruz, ya da tezahüratlara katılıyoruz. takımlar bir anadolu kulübünden beklenen sadelikte kadrolara ve oyun anlayışına sahip. hiç öyle büyük takımlarla yapılan maçlardaki tempo, kendini gösterme çabası yok oyuncularda. gençler'de
orhan şam,
burhan, biraz
cem can, biraz da
hurşut meriç var. hurşut'a ayrı bi yer açalım, taraftar goygoyuyla çalışan bi solak arkadaş. "ikinci yarı daha iyi oynar" diyorlar, maratona yakın oynadığında.

denizli'de kimsenin gücüne gitmesin bi numara yok. kafa olarak düşmüşler. kendini kurtarır diyebileceğim bir oyuncu bile yok. belki
çağlar, o da bi önceki sene beşiktaş'ın transfer listesinde yer aldığından.
gençler taraftarı apayrı. hep şunu duymuşumdur, "gençler'in taraftarı yok, ne taraftarı olcak abi?!" üniversite öğrencileri, yaşlı radyolu amcalar, çoluğunu çocuğunu kapmış gelmiş anne babalar. hava biraz daha ılık olsa belki artacak şimşekler. küfürsüz tezahürata gelince, sağda solda anne babaları çocuklarını görünce, sinirlenenler en fazla "salak oğlu salak, gerizekalı" ünlemlerini kullanıyor ki akıllara zarar. küfürlü tezahürat edenlerle dalga geçercesine "acemi hakem, hakem dışarı" demeleri beni şaşım şaşım şaşırttı.
goller mustafa pektemek ve bilal çubukçu'dan. 2-0 temiz skor gençler için.
kahe'den çok şey bekliyor taraftar.
serdar kulbilge'ye güveniyor. o da 3 kritik pozisyonda uzayarak güzel toplar çıkardı. serdar'a dair bi yazı sipariş edelim
CaCo'dan.

gençlerbirliği... "hep yeşil kalan çamlar ve hep sararan çınarlar." demişti ya
savaş dinçel; onlar akmayacaklar, kokmayacaklar da. düşmelerine ramak kalacak, ama
cavcav'ın 10bin'in katlarına mal ettiği yabancılar yine kümede bırakacak bu takımı. bugün
harbuzzi,
kahe, yarın bi başkası.
kısacası kendi çiminde kavrulacak bir anadolu kısmetsizliği...