17 Ekim 2009 Cumartesi

Nefes


vermek istediği sanılan mesaja bakmadan, anahtar kelimeleri (açılım, militarizm, anti-militarizm, ajitasyon, abartı, duygu sömürüsü, propaganda, full metal jacket, zaiyat, vatan sağolsun) kullanmadan yazıyorum.

film güzel. film iyi. ama filmden çıkınca da "şu film patlasa da millet görse neyin ne olduğunu" hede-hödö'sünden çıkılmaması kötü. 93 yılında orda neler olduğuna dair tonca kitap yazıldı, olayları yaşayanlar belgesellerde yaşadıklarını anlattı, medyanın canına minnet zaten; her şehit haberini süsledi püsledi kendine ekmek yaptı. (bkz: 57 saniye) ama benim bu filmden hissettiğim, filmin tribünlere oynama amaçlı yapılmadığı. ne bir amerikan askeri kahramanlığı, ne bir ağlaklık verilmiş filmde. verilmemiş diyorum çünkü ağlaklığın cılkını çıkaranların sahtelikleri göze rahatça batabiliyor, bu filmde bu yok. bunun için yapımcısından senaristine teşekkür ediyorum.

filmle ilgili o kadar eleştiri gelecek ki, "elin amarigalısı normandiya çıkarmasını 2. dünya savaşını vietnamı çeke çeke bitiremedi, bizim hala bi güneydoğu-terör filmimiz yok argadaşım" diyenler bu filmin amacına en azından bu noktada vardığının farkında olmayacak. ya da bundan 2 gün sonra facetube'da (bkz. [facebook+youtube]/2=facetube) kesip kesip alengirli sahneler konulacak. ama bunların hiçbiri benim gözümde filmin değerini düşürmeyecek.

detaylara gelince (ki filmi izlememiş arkadaşlar burda kulağını tıkasın), kolpadan yapılmamış hiçbir şey. goygoya girilmemiş, klişeler diyaloglarla detaylandırılarak ifade edilmiş. örnek; askere gidenlerden duyduğumuz, kişisel çatışmaya yer yer girildiği anlatılan "ben de kürdüm kardeşim, burdayız işte" diyaloğu. askerde cahil insanlarla da karşılaşılabilir oluşu, sivildeki meslekte ne kadar kazanıldığına dair iğneli konuşmalar, savaş psikolojisindeki (filmde yansıtıldığı için söylüyorum) ya da askerlik psikolojisindeki insanların kız/hayat arkadaşlarıyla düştükleri çıkmazlar. bu konuda verilen "siz ordasınız diye biz yataklarımızda rahat uyuyabiliyoruz dimi evet hıhı" repliği de ilgi çekici. bunla ilgili ekşisözlükte okuduğum şu, yazarlardan biri bunu diyen kızı benzinle yakmak istiyor. (?!?!) şahsı görüşüdür saygı duyarız.

çatışma sahneleri şaheser niteliğinde. filmin gösterime girmesinin ertelenme sebebi olarak istanbul'daki çekimlerin devam ettiği söylenmişti. çatışma sahneleri istanbul'da mi çekildi nedir? yoksa istanbulluk bi durum yok karakol çevresiydi dağdı yanı set. 2 kere gösterilen; yanık, surat parçası figürünü ben resim sanmıştım, seyirciye "bak bunu da becerebiliyoruz, maksadımız kol gövde parçası göstermek değil, efektse efekt, makyajsa makyaj, plastikse plastik" mesajı var gibime geldi. sıhhiye - yaralı asker ilişkisi başarılı amerikan örneklerine taş çıkaracak güzellikte verilmiş. kahraman asker olgusunun boku çıkarılmamış ki bence en önemli noktalardan birisi bu. 129 kurşun yenip yaşamaya devam edilen filmlerden gına gelmişti, o acıdan iyi. hikayeleri fazla kişiselleştirmeden, "bak bu askerin böyle çilesi var, birazdan şehit düşünce izleyici söyle üzülsün böyle ağlasın" denilmeden anlatılmış bu da gönlümde etti 2. bi ara, uyuyakalan askerin başına çatışmaya gitmek istemesinin ardından birşey geleceği ve bir klişeye daha imza atılacağı konusunda kıllanmıştım ama yapmadılar bunu helal olsun.

"gözlerimizi kapatıyoruz ve hayallere dalıyoruz" sahnesindeki gerilimden tutun, nöbetteki askerlerden birinin saldırıya uğradıkları sanrısına, sarkıttan akan kana, hipokrat amcaya verilmiş yemine, türkiye güzelinin televizyondaki açıklamalarına, kanasın çıkardığı sesin soba üzerinde canlandırılmasına, yüzbaşının tras sahnesindeki atatürk yansımasına birçok güzel düşünülmüş şey var. benim gözümde detayları serpiştirilmiş film, dikkatli izleyicinin ruhunu okşayan film başarılıdır. helal olsun valla.

müzik başarılı. eğeli ibo tiplemesi ve organ nakline ikna oluşu, g3'le idman yapan nöbetçi asker, "götür beni gittiğin yere", ".mına kodumun bakkalı", "teknik lise mi, materyalist olur onlar, onlara başka şiir yazmak lazım..."larla mizahı olarak da izleyiciyi beşlemişler bu da güzel. ancak fragmanda gördüğüm "yanıyorum hele"yi kesmişler heralde.

ha filmden çıkarken cem yılmaz'ın "okuyorum abi?" diyenlere "bana mı okuyosun pezevenk git yapsana askerliğini" deyişi geldi manasız. okuduğumdan mıdır nedir?

ince o kadar çok şey var ki. olmuştur bence. selam ederiz katkıda bulunanlara.

hadi bakalım, uygun adım marş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder