22 Ağustos 2010 Pazar

21.08.2010 Beşiktaş - İBB Maçı

malum bloga şiirler seller gibi yazamıyorum ama bu maçın kuntik analizini ve beşiktaşımı gelecekte bekleyenleri yazmak için girişiyorum hacılar.

birincisi bu foto da nedir la? :)
-----
cenk - ibo, ferrari, ersan gülüm, erhan - quaresma, delgado, ernst, hilbert - nihat, holosko.

yedeklerde guti, necip, 6+2+2'sini yaladığımın sisteminde zapo'yla bobo tribünde.

önce şunu yazalım baboli carlos; türk teknik direktör (aykut kocaman) ile yabancı teknik direktöre (bernd schuster) bakış açısındaki farkı en basitinden maç sonrası yorumlardan anlıyoruz. "schuster gibi bir futbol dehası, onun gibi bir futbol aklı" eyvallah da farklı krediler verilmesi de ne iştir be gülüm? sezon başında iki başarısız sonuçla"aykut gider aga" yorumlarının olması ne hazin değil midir? ulen avrupada zebil kadar takım şampiyonlar ligi elemelerinde kofti takımlara elenebiliyor. (bunu en çok ajaxta görürdüm o da başka bişi bak.) olur abicim akışına bırakacaksın. aykut gidip gelen kişi şapkadan ne çıkaracak, bu ölü yiyiciliği de nedir? otorite farkından olacak; aykut kocaman'la alex arasındaki titrek gerginliği biliyorsunuzdur, alex'in "sürekli neden koşuyoruz ve bu takımda neden deivid yok anlamıyorum" yorumlarına cüret etmesi, türk çalıştırıcıya posta koyabilme katsayısının yüksek oluşunun da irdelenebilmesi lazım. sıkıyosa gavur çalıştırıcının arkasından böyle bit bit konuş.

lige yazmayalı çok olmuş, araya tespit kaçtı kusura bakmayın :)

cenk'i kendine güvenir gördüm, bu iyi bişey. taca koştuğu pozisyonda top rakibe geçtiğinde topu alıp zaman kazanmaya çalışması ve akabinde sarı kart görmesi benim gözümde eyvallah. önliberoluğa soyunuşu da:) deneyimsiz genç kaleci, kalesine koşarak dönerken gol yerdi. (yer miydi caco?) cenk iyi olacak diye düşünüyorum. iyi bir yedek ve hakan abisine gözdağı. bu arada rüştü de ntvspor'a falan transfer olsun lütfen.

defansta toraman'ın dönüşü çok önemli olacak çünkü sağ beke (keza sol beke) yıllardır anadolu kulüplerinden yapılan transferler gibi (ekrem dağ'ı istisna tutarım) erhan güven'in de verebileceğinin en fazlası bu olacak. ersan'ı nedense sol ayaklı olmasından daha bi beğendim, kesici özelliği iyi ancak "topu oyuna sokma" özellliği henüz ham. o da formla beraber olgunlaşır. ferrari ağır, ibo deli, bunlar bilindik şeyler geçiyorum. zapo'nun schuster'le yeniden doğuşunu izleyeceğiz galiba ama bu maçta rotasyon gereği tribüne oturdu, du bakali nolicek.

avrupa kupası maçlarında orta sahada ernst-necip performansına sevindik, garibim necip; delgado'ya son şanslar verilecek diye, delgado'yu mc görelim diye kenarda kaldı. delgado'nun gideceği günler yakındır, iyi de oldu. daha agresif yapıdaki tabata'nın kalması ve çıtkırıldım delgado'nun katar futboluna kazandırılması (!) en güzeli olacak. tabata'ya guti rolü verip maç kurtarmasını beklememek koşuluyla tabi. hilbert de şut atıp orta açacak, kanadı savunacak, olduğu kadar.


quaresma'ya ayrı paragraf aga. 3.7m€ büyük para büyük yük. adam varoştan kopmuş gelmiş, paranın kıymetini bildiğinden kanının son damlasına kadar savaşacağını söyledi. o ve guti (belki robinho) gibi transferler büyük yetenekleri bizim yeteneklerle(!) görünce; ulen bunlar da bizimkilere uymasın diye kıllanıyor, "beşiktaş'ı ben mi kurtaracam layn!" iç geçirmelerinden tırsıyorum açıkçası. başarılı yabancı transferlerin bi zaman sonra "yemişim ulen"e geçmesi meşhurdur ya, allah muhafaza. 2. gol yenince suratındaki ifade de hazindir, anlamlıdır gözümde.

nihat'ın schuster'e "ben burda, burda böyle böyle oynarım hocam" demesi lazım. herkes nihat'ı bi yerde deniyor, o da "ben oranın oyuncusu değilim ortaaam" tribiyle beşiktaş'a zaman ve skor kaybettiriyor. aldığı ücret bence küstah bi yapıya büründürmüş onu, kendini başka bi noktada sanıyor, lider vasfına geçmesi bu takımda bu kalabalıkta çok zor. kişiliksel tatmini sağlamadıkça nihat beşiktaş'a çok birşey veremez diye düşünüyorum. holosko katedebilen adam, ciğer adam ama "bu sene holosko bambaşka" değil. çok fotomaç oldu bu da:) o da sezonun ortasında gelip attığı gollerin ardından duruldu, bir başka "yemişim" vakası zannımca. bi de beşiktaş'a azıcık yırtık-arıza adam lazım o mevkide, bu garip pek sessiz sakin.

nobre olmadı olmayacak. "tıkanan gol yollarında" sonradan oyuna girip sinirimizi bozacak. ondan birşey beklemiyorum. maçta 2 pozisyonda arkadaki adam (ersan ve holosko) rahatlıkla vurabilecekken kafa vurup çimleri tokatlıyor, talihine sövüyor. dünyadan bihaber bi adam bu.

guti; topu alışı, pas alıp verişi, okuyup ince paslara yeltenişiyle, yarın bi gün frikik kullansa asistiyle golüyle beşiktaş'a çok şey katacak. 90 dakikaya yayabilecek mi kendini onu zaman gösterecek ama umutluyum. şutu gol olsaydı dadından yinmezdi.

tabata da olduğu kadar ama agresif (ne de olsa son samuray aga :P) oluşu gönlümde yer ediyor. dediğim gibi ilah muamelesi yapıp herşeyi ondan beklemek saflık. ha bu arada 8 milyon euro'nun lafını edeni budaklı meşe odunuyla dövüyolarmış, söylemesi. yeter lan 8 milyon 8 milyon! adamlar devre arası para akladı amunike anlayın artık ya!

uzattık biliyorum ama ilk mağlubiyetin fikstürde geç gelmesi benim için daha anlamlı. takımın direnci açısından ilerleyen haftaları hiç mağlubiyetle geçmek en güzeli olurdu bence. ya da aklım hala 100.yıldaki tek mağlubiyetimizin geç gelişinde, bilemiyorum. takımın ısırışı, hırsı, kaderciliğini bırakışı hep schuster'in getirdiği yenilikler, iyi bir hocayla çalışıyoruz, sabretsek de bizimle yıllarca beraber olsa.

napalım be müdür, seviyoruz beşiktaşımızı hem de deliler gibi!

selametle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder